4 Eylül 2010 Cumartesi

Meyhanesiz Meyhaneci Enis AYAR ve ORDU

Babamın çektiği Enis Ayar fotoğrafı, şapka mükemmel!

 Ordulu olanlar ya da Ordu da yaşayanlar bilirler. Beyaz saçlı beyaz sakallı uzun boylu yakışıklı bir adamdır Enis Ayar. Ben ilk olarak düzenlediği Vosvos şenliklerinden hatırlıyorum kendisini. Ordu'da hakkaten büyük bi olay olmuştu. Bütün ulusal kanallara çıkmıştık da tv izlenirken '' aaa Ordu'yu gösteriyolar’’ demiştim çocuk aklımla, amacına ulaşmıştı yani yaptığı organizasyonda Enis Ayar. Sonraları babamın arkadaşı olmasında, zaman zaman oturduğumuzda konuşmalarımızdan tanıdım onu.



 Az da olsa anladığım kadarıyla tez canlı ve şakalaşmayı seven bi insan. Hiç unutmam bir röportajında niye polisliği bıraktınız sorusuna ‘’Silah çok ağır gelmişti’’ diye cevap vermiş, espriyi patlatmıştı. Göründüğü gibi de doğayı, gezmeyi, yemeyi, içmeyi, en önemlisi Ordu'yu seven, sürekli kafasında projelerle gezen, fikir alışverişi yapan ihtiyar bir delikanlı.

Geçtiğimiz şubat ayında 2010 !f İstanbul kapsamında bir belgeseli yayınlandı. Adı ‘’Ordu’da Bir Argonot’’. O zaman katılamamıştım ama böyle dolu bir hayatı olan insanın, özellikle de çevreyle ilgili bir belgeseli olunca güzel birşey ortaya çıkacağını tahmin ediyordum. Sonunda, dün akşam Ordu'da izleme fırsatı bulduk.
Filmin yönetmeni Rüya Arzu Köksal, dün akşam bize sunumu yapan ise Görüntü Yönetmeni Aydın Kudu oldu. Konu zaten Orduluların az çok bildiği Enis Ayar’ın çabalarıyla olan işlerdi. Vosvos şenliği, sahili mahvetmemek için Ordu halkıyla karayollarına karşı yapılan yürüyüş, İstanbul- Ordu arasındaki 1000 kilometrelik yaya yürüyüş, efsane olan ve hala unutulmayan efsane meyhane Ayışığı, vosvos limuzini, büyük çabalarla yenilenen Yason Kilisesi ve yarımadası, Kurul Kayaları, inşaat firmalarının yaptıkları doğa katliamları ve Ordu'da ki mimari yanlışlar.

Az çok biliyoruz dedik ama bütün Türkiye'nin bilmesi gereken şeyler var Enis Ayar'ın ve Ordu'nun hikayesinde. Çıkarılması gereken detaylarda var.
2006'dan beri üniversite okuyorum ve bir çok arkadaşım gelip gitti Ordu'ya. Her defasında gururla söyledik sahilimize dokunamadıklarını. Doğu Karadeniz'i mahveden karayolları bir tek Ordu'ya dokunamamıştı. Enis Ayar’ın önderliğinde Ordu halkı yürüyüş yapmış, karayollarını alt etmeyi başarmıştı.
Yason Kilisesi ise Ordu için büyük bir değer. Denizi bence Ordu sınırları içindeki en güzel deniz, böyle tarihi bir yerde yüzmek, gün batımını seyretmek ayrı bir zevk.

Kapanan Ayışığı benim bile en büyük üzüntülerimdendir. Hayal meyal hatırlıyorum çünkü benim neslime yetişemedi. Aklımda kalan şeylerden biri camlarında yazan 'Dalgalar giremez' uyarılarıydı. Hala konu içki ve meze olunca, babamın Ayışığı'ından örnek vermesi ne kadar güzel ve unutulmaz bi yer olduğunun kanıtı. Denize karşı oturup o güzel yerde bende rakımı içmek isterdim, olmadı ne yazık ki.

2040-ORDU diye bir projesi var Enis Ayar’ın. Uluslararası yapı ve mimarlık fuarında, "mimardan önce - mimardan sonra" panosuyla insanlara bunları anlatmaya çalışmış, kendisinin ne iş yaptığını soran Kadir Topbaş'a ''meyhaneciyim'' diye cevap vermiş. Projenin temeli sahilde o kocaman çirkin apartmanların yıkılıp eski Ordu evlerinin, Taşbaşı mahallesinin ortaya çıkarılması. Belgeseli izlerken içimden 'ah be şöyle 100 milyon dolarım olsada versem' dedim. Çünkü tam da benim istediğim şeyler düşünülmüş. Çok zor ama hayali bile güzel. Bi Barcelona ya da Paris gibi eski evleri koruyup yeni yerleşimleri merkez dışına taşımak, Türkiye şartlarında büyük iyimserlik ne yazık ki.

Eski Taşbaşı mahallesi ve Ordu

Karadenizle alakası olmayan palmiyelerin sahile dikilmesine ve palmiye kafalı belediyeciliğe karşı tavrıda belgeselde anlatılmış Enis Ayar’ın. Bir gece operasyonla onları da kesmek istiyorum açıkcası. Karadeniz ve ağaçları bizde kalsın, palmiye neymiş!


Herkesin izlemesini istediğim ’Ordu’da Bir Argonot’,  Meyhanesiz Meyhaneci Enis AYAR ve ORDU hakkında sağlam bir belgesel olmuş. ‘’Çevremdeki her şeye tepki gösteririm’’ diyen Enis Ayar’ı tanımak, ondan ilham almak gerçekten çok güzel. Bence onunla ortak yanımız bu şehrin ne kadar güzel olduğunu ayrı kalınca daha iyi anlamış olmamız. Ben Ordu'nun küçük, samimi, batılı, doğal güzellikleri ve yaylalarıyla anılan, koyları bozulmamış çarpık kentleşme olmamış bir şehir olmasını istiyorum. Benim gibi birçok kişinin olduğunu, Enis Ayar gibi yaratıcı insanların da yetiştiğini biliyorum. İlham kaynağımız belli. İnşallah bu güzel belgeselde ileriki nesillere ve bizlere güzel bir yol gösterici olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder